Bilim

Ağaçların yaşı bulunabilir mi?

agac-yasBir ağacın gövdesinden bir kesit alınıp incelendiğinde, üzerinde iç içe halkalar görülür. Halkalar, ağacın en dıştaki kabuk kısmından başlayarak içine doğru sıralanır. Bu halkalardan her biri, ağacın yaşadığı bir yılı göstermektedir. Yani halkaların tamamını sayarak ağacın kaç yıl yaşamış olduğunu anlayabiliriz. Halkalar arasındaki aralıklar ise ağacın bir yılda ürettiği odun hacmini belirtir. Dolayısıyla bu aralıkların genişliği de bize ağacın geçirdiği mevsim şartlarıyla ilgili bilgi verebilir. Aralıklar darsa o yıl kurak geçmiş, geniş ise sulak geçmiş demektir

Devamı derginiz Türkiye Çocuk’ta, abone olmak için tıklayın.

Yeraltının Damlaları

damlaYağmur damlaları toprağa düşer ardından toprak suyu emer. Pekiii su topraktan geçtikten sonra ona ne olur?

Geri Sarım

Gelin yağmurun filmini geri saralım… Toprağa düşen yağmur damlaları uçup buluta geri gelsin. Bulutta toplanan su buharının bir kısmı, yeryüzünden buharlaşmadan önceki haline yani okyanuslara, denizlere, nehirlere, göllere dönsün… Geri kalanları da…

Devir Daim

Geri kalanları da yeraltı sularına karışır. Evet toprağa düşen damlalar yeraltında birikir ve bunlara yeraltı suları denir. Yeraltı suları toplanırken toprak altında ne güzellikler oluştururlar

Devirden Doğan Güzellik damla2

 

Mağara tavanlarından damlayan yeraltı suları, değişik maddeler içermektedir. Bu maddelerinde içinde karbondioksit (CO2 ) de vardır. Su damlaları, topraktan yeraltına damlarken karbondioksit (CO2 ) gazı uçar. Bu gazın uçmasıyla birlikte yeraltı tavanında ya da tabanın da kireç birikintileri meydana gelir.

Devamı derginiz Türkiye Çocuk’ta, abone olmak için tıklayın.

Ellerimiz suda çok kalınca neden buruşuyor?

el-burusmaVücudumuzun hemen hemen her tarafı kıl ve tüylerle kaplıdır. Bunların bir kısmını rahatlıkla görebilir, büyük bir kısmını ise ancak dikkatli bakınca fark edebiliriz. Bu tüy ve kılların dibinde yağ bezleri vardır ve bu bezlerin çıkardığı yağ, bulunduğu yerde su geçirmez bir tabaka meydana getirir. Böylece suyun derimizden içeri girmesini engelleyerek derimizi yumuşak tutar. Ancak parmak uçlarımızda, avuç içimizde ve ayak tabanlarımızda kıl veya tüy, dolayısıyla da koruyucu yağ tabakası yoktur. Ayrıca bu bölgeler kalın bir deri tabakası ile kaplanmıştır. İşte bu sebeple ellerimiz ve ayaklarımız belli bir süre suyun içinde kalınca su, derimizin altına girer ve burada kendine yer bulmak ister. Ancak bu bölgelerdeki kalın derimizin genleşerek içeri giren suya ayırabileceği fazla yeri olmadığı için büzüşür.

Devamı derginiz Türkiye Çocuk’ta, abone olmak için tıklayın.

Bronzlaşma nedir? Nasıl oluyor?

bronzlasmaBronzlaşma yani derimizin güneş altında rengini değiştirmesi olayı, cildimizin  “derma” isimli tabakasındaki renk hücrelerinin kimyasal bir tepkimesidir. Bu hücreler, güneş ışığının içindeki UV ışınlarına maruz kaldıklarında hemen “melanin” denilen daha koyu renk maddelerinin miktarını artırır. Böylece derimizin rengi koyulaşır. Aslında bu koyulaştırmanın sebebi, deriyi UV ışınlarının tehlikeli etkilerinden korumaktır. Çünkü melanin UV ışınlarını emer. Ancak güneş ışığı altında kalmaya devam ettikçe bir noktadan sonra artık bu koruma da yeterli olmaz. Derimizin rengi koyulaşmış, yani üzeri melanin ile kaplanmış olsa bile yine de UV ışınlarının bir kısmı derimizin içine girmeye devam eder. Aşırı UV ışınlarına maruz kalmak ise sonunda deri kanserine bile yol açabilir

Devamı derginiz Türkiye Çocuk’ta, abone olmak için tıklayın.

Develerin hörgüçlerinde ne bulunur?

deveGenelde develerin hörgüçlerinde su olduğu ve uzun yolculuklarında bu suyu kullandıkları söylenir, ama bu bilgi doğru değildir. Develerin hörgüçlerinde 30-35 kg kadar yağ bulunur. Yiyecek bulamadıkları zamanlarda hörgüçlerinde depolanan yağ kendilerine verilen bir sistemle enerjiye dönüştürülür ve hareketlerini sağlarlar. Bununla birlikte hörgüçte depolanan yağın çöl sıcağına karşı koruma görevi de vardır. Develer kendilerine verilen özellikler sayesinde suya az ihtiyaç duyarlar. Soluk alırken havadaki nemin üçte ikisini kazanabilirler. Sıcaklarda kaybettikleri su ise daha çok dokularından eksilir, kanlarındaki su eksilmez.

Devamı derginiz Türkiye Çocuk’ta, abone olmak için tıklayın.

Kuşlar konuşabilir mi?

kusHepimizin bildiği gibi insan ağzıyla konuşur, fakat konuşmayı sağlayan asıl organ beynimizdir. Beynimizde oluşan düşünceler dilimize ve dudaklarımıza aktarılır. Hayvanlar ise konuşamaz. Papağan ve benzeri kuşların yaptıkları konuşma değil, mükemmel bir ses ezberi ve tekrarıdır. Onlar sesleri ezberler ve taklit ederler. Papağan ve benzeri kuşlara sesleri taklit etme yeteneği verilmiştir. Tabiatta diğer kuşlarla birlikte yaşarken diğer kuşların seslerini taklit ederek onlarla bir çeşit iletişim sağlarlar

Devamı derginiz Türkiye Çocuk’ta, abone olmak için tıklayın.

Toprakta hangi maddeye can verilir?

toprakToprağa ne atılırsa atılsın er ya da geç parçalanır. Bu kimi zaman çok uzun seneler sürer. Fakat bir madde vardır ki, toprağa atıldığında parçalanmaz. Yani diğerleri gibi parçalanmaz. Aksine toprak onun canlanmasına vesile olur. Bu maddeler, tohumlardır. Eğer bir tohumu toprağa atarsanız bir süre sonra, toprağın üstünde filizlendiğini görürsünüz. Çünkü Allah, tohumları toprakta canlanabilecek şekilde yaratmıştır

Devamı derginiz Türkiye Çocuk’ta, abone olmak için tıklayın.

Dünya daha küçük olsa, neler olurdu?

dunyaDaha küçük bir Dünya daha zayıf bir yer çekimine sahip olurdu. O zaman da Dünya’yı çevreleyip atmosferi meydana getiren gazlar uzay boşluğuna kaçardı. Tabi atmosfersiz bir Dünya’da da hayat olmazdı. Dünya şimdikinden daha büyük olsaydı bu sefer de yer çekimi kuvveti daha da artardı. Bu da zehirli gazların bile yeryüzünde kalmasına sebep olurdu. Demek ki Dünya’mız canlılığa en elverişli büyüklükte yaratılmış.

Devamı derginiz Türkiye Çocuk’ta, abone olmak için tıklayın.

Kafamda Bir Büyük Ceviz: Beyin

beyinCeviz sofrada, ceviz midemde, ceviz kafamda! Tıpkı bir cevize benzeyen beynimizi ne kadar tanıyoruz? Başımız ağrıdığında hissettiğimiz acının tamamen acı reseptörlerine bağlı olduğu beynimizin hiç ağrı hissetmediğini söylesem…

Beyin Denen Şey

Beynimiz 100 milyar’dan fazla nöron içeren ve bu nöronların her biri, kendi gibi 10.000 tanesiyle bağ yapan oldukça karmaşık ve beş ana lob bulunan ortalama ağırlığı ortalama 1.3 kilogram civarında olan organımızdır.

Soluk alıp vermek, kalp atışı, sindirim gibi istemsiz eylemlerimiz ve düşünmek, mantık kurmak, soyutlama, ezberleme, öğrenme gibi karmaşık zihinsel olaylar ise bilinçli bir şekilde beynimiz tarafından yerleştirilmektedir. Böylesine fazla ve birbirinden ayrı işlevleri nasıl oluyor da beyin hiç karıştırmadan yönetebiliyor?

Farklar

Beynin dil ve bilinç ile ilgili kısmı ( neokortekste) diğer canlılara göre daha fazla gelişmiştir. Bu da insanı bütün canlılardan ayıran en büyük özelliğidir. Böylece insan benzersiz bir zihinsel kapasiteye sahiptir. Deha olarak bilinen kişiler bile beynin çalışma kapasitesinin ancak ve en fazla % 15’lik kısmını kullanmaktadır. İnsan beynini tam kapasite ile çalıştırabilecek kişiler dünya tarihinde pek azdır.

Beş Bölge

Her bir bölgenin sorumlu olduğu farklı işlevler vardır:

1.Frontal Lob: Bilinçli düşünme; zarar görmesi durumunda ruh hali, hissiyat değişikliği olabilir.

2. Parietal Lob: Çeşitli duyu organlarından gelen bilgileri birleştirmede önemli rol oynar. Ayrıca nesnelerin kullanılması ve bazı mekansal görüş işlemelerinde

3.Oksipital Lob: bilgilerin işlendiği lobdur. Hafif zarar görmesi Görme duyusuyla ilgili halüsinasyonlara sebep olur.

4. Temporal Lob: algılanması, aynı zamanda da yüzler, Ses ve kokunun mekanlar gibi karmaşık uyaranların işlenmesi bu lob tarafından sağlanır.

5. Serebellum: bilgilerle haraketi ilişkilendirir. Bu lob özellikle Duyu organlarından gelen dengenin sağlanmasında önemli rol oynar.

Devamı derginiz Türkiye Çocuk’ta, abone olmak için tıklayın.

 

Gazete kâğıdı niçin enine düzgün yırtılmıyor?

gazatee

Bir gazete sayfasını yukarıdan aşağıya doğru kolaylıkla düzgün olarak yırtabiliriz, ama sayfayı enine yırtmaya çalıştığımızda mutlaka zikzaklar meydana gelir. Çünkü gazete kâğıdının ana maddesi olan ağaç lifleri kâğıt üzerinde yukarıdan aşağıya doğru uzanır. İşte bu sebeple sayfayı düşey olarak yırtarken yırtık, liflerin yolunu takip ederek düzgün bir şekilde aşağıya kadar iner. Enine yırtarken ise her life rastlayışında yırtılma zikzak çizer

Devamı derginiz Türkiye Çocuk’ta, abone olmak için tıklayın.