Hayvanlar Alemi

Çölün Dikeni MOLOK

bir– Merhaba dostum molok, nasılsın?
– Merhaba Acar Kız çölümüze hoş geldin. Sağlığına duacıyız biz iyiyiz çok şükür sen nasılsın?

– Yahuu bu nasıl bir hal hatır sorma. Dikenlerini gören senden
korkar ama maşallah pamuk gibisin.
– Görünüşe aldanma diyen insanoğlu ama görünüşe aldanan hep kendisi.

– Felsefi düşünen bir yanım da var diyorsun.
– Estağfirullah kendimizce bir şeyler düşünüp karaladığımız doğrudur.

– Acaba çöl sıcağı beni çarptı mı 🙂 Bir kertenle ile bu şekilde konuşmak bünyemi daha fazla sarmadan biz klasik konuşmaya geçelim.
– Bizim buralar, Avusturalya çölleri sıcaktır. Elbette misafir baş tacıdır.

– Ya Rabbim aklıma mukayyet ol… Biz kendinden
bahseder misin?
– Bir nefeslik canı olan çölde yaşayan…
– Dur dur! Yahu böyle değil biyolojik olarak anlat.
– Sürüngenler sınıfının, kertenkeleler takımının, agamagiller
ailesinden dikenli kertenkeleleriz.
– Dikenli olduğunu anlamamak imkânsız.
– Öyle… Baş, gövde, kuyruk ve bacaklarımız dikene benzeyen sivri
uzantılarla kaplıdır. Bu çıkıntıların kesiti üçgen şeklindedir ve hepsi
de gül dikenleri gibi sivridir.

-Tıpkı atkestanesi gibisiniz.
– Pek güzel benzettin. Vücudumuz topak gibi olduğundan yürürken bizi atkestanesine de benzetenler olur.

– Gerçi sizi yürürken görmek dururken görmekle pek farklı değildir.
– O kadar da değil ama evet telaşımız olduğunda bile ağır ağır yürürüz. Ne demişler acele işe şeytan karışır.
– Aman konu dağılmadan bir soru daha sorayım. Dikenlerinizi gören düşman size yaklaşamaz değil mi?
– Esas düşman dışarıda değil ki içimizde. İçimizdeki kötü heves ve düşünceler.
– Vaaaaay! İşte bu sözüne ben bile bittim. Sıcak beni böyle eritmemişti.
– Teşekkür ederim. Ne diyorduk… Düşman… Bir düşman görünce başımızı ayaklarımızın arasına alırız. Böylece ensemizdeki dikenli kambur ortaya çıkar.

ik– Düşmanlar da bundan korkup kaçar.
– Bilmem.
– Nasıl bilmem?
– Benim başım eğik olduğundan düşman korkup mu kaçar, halime
gülüp mü gider bilemem.
– Tövbeee… Sen de sahiden pek ilginçsin. İlginç özelliklerinden birisi daha var renklerle ilgili ondan da bahsetsene.
– Bir yerden başka bir yere geçtiğimiz zaman yavaş yavaş renk değiştiririz. Kumlu bir yerde donuk renkte olabiliriz. Ama diğer fonlar üzerinde turuncu, kestane rengi ve siyah renkler de belirir.
– Gördüğümüz gibi çölde yaşıyorsun. Her çöl canlısı gibi gündüzleri pek aktif değilsiniz. Yeme- içme işlerini nasıl yaparsınız?
– Bu tam bir zevktir bizim için. Karıncaların yolu üzerinde bir yere dururuz. Hızlıca geçen karıncaları dilimiz yardımıyla yakalar hoop mideye atarız.

– Karınca yemeyi böyle iştahla anlatan karıncayiyenden sonra ilk canlısındır herhalde.
– Şimdi dakikada 30-45 karınca yani bir oturuşta 1-5 bin karıncayiyen birisinin böyle anlatması normal değil mi?

– Normal olmaz mı elbette normal. Desene sizin öğün süreniz epey uzun.
– Çenemiz zayıflığına bakma. Dişlerimizin üstü kabuğumuz gibi çok girintili çıkıntılıdır. Böylece karıncaları çıtırt diye yeriz.

– Anlaşılan sen açıkmışssın. Ben sohbet için teşekkür edip gideyim sen de yemeğe başla ancak yersin bin iki bin karıncayı 🙂
– Sen de kalsaydın birlikte yerdik.

– Yok sana afiyet olsun. Senin dediğin gibi ben de atasözleri kullanayım ne demişler elden gelen öğün olmaz o da vaktinde bulunmaz. Ben eve gidip yemeğimi pişiririm. Hoşça kal.

 

Temel Amca Cevapları

Yılan neden deri değiştirir?

yılanYılanın derisinin pulları, üstderinin boynuz kalınlaşmasıdır. Hayvan büyüyüp geliştikçe, derisinin içinde kendisini rahatsız hissetmeye
baslar. Bunun üzerine deri değiştirir. Yani pullar bir bütün halinde dökülür. Yılan taşlara, kalın kabuklara sürtünerek kılıfından kurtulur. Yerde bir kılıf kalır.

Kirpiler neden top gibi olurlar?

kirpiHayvanların hızlı koşmaya yarayan ayakları, çok güçlü pençeleri ve çeneleri, zehirleri hep birer savunma aracıdır. Kirpi de bazen yılanlara bile saldırmaya cesaret ediyorsa, dikenlerine güvendiği içindir. Çünkü dertop olduğu anda, dokunulması tehlikeli bir yüzey haline gelir. Artık onu ne ısırmak mümkündür, ne de sokmak!

 

Bukalemun neden renk değiştirir?

bukBukalemunun alt derisinde kromatofor denen ve dokuya rengini veren tanecikler vardır. Taneciklerin üstündeki altderi ise, renksiz ve saydamdır. Böylece bir prizma rolü oynayarak, cildin rengini az-çok yansıtır. Aslında renk değişmesine sebep çevre değil. Öfke, korku veya avını görünce duyulan histir. Ayrıca ışık ve ısının da rolü vardır. Genellikle bukalemun gölgede yeşil, güneşte kahverengidir.

 

Tarlalarda toprağa neden gübre karıştırılır?

toprakYetiştirilen ürünler toprağın birinci ve ikinci derece önemli elemanlarının büyük kısmını tüketirler. Azot, fosfor, potas, kireç,
magnezyum ve kükürt, bitkilerin yetişmesi için elzemdir. Hayvan pisliği, saman ve gübre suyu karışımının mayalanması, tabii gübreyi meydana getirir. İçinde, değişik oranlarda, verim sağlayan temel elemanlar bulunur ve bitkilerin ihtiyacıyla toprağın besleyici
maddeleri arasında sürekli bir denge kurulmasına katılır.

#toprak, #bukalemum, #yılan, #kirpi

Hayvanlarla Sohbet

Merhaba Sevgili Arkadaşlar, Bu ay ikisi bir arada tatlı mı tatlı bir arkadaşım ile tanıştıracağım sizi…

– İn misin cin misin sen nesin?

– Aman Acar Kız hoş geldin.

– Benim geldiğimi nereden anladın?

– Beni bu cümle ile selamlayan tek kişi sensin.

– Özgün bir insan olduğum doğrudur. Şimdi kendinden bahsetme ve özgün yanlarından bahsetme zamanı senin…

– Gördüğünüz gibi ormanda yaşıyoruz halimize şükür otumuz var karnımızı doyuruyor, suyumuz var susuzluğumuzu gideriyoruz.

– Yahu… Elbette her hale şükür nimetler bin şükür de istediğim kendinden bahsetme biraz daha farklıydı.

– Ondan da bahsederiz sen iste.

hayvann– Teşekkürler!

– Orman zürafası veya kısa boyunlu zürafa olarak isimlendirilsek de genel olarak okapi ismimizi kullanırız.

– Gerçi postundaki çizgiler dışında atlara daha çok benziyorsunuz.

– Evet böyle söyleyenler var ama zürafagiller ailesinden geviş getiren
türleriz.

– Okuyucularımız merak etmiştir biraz da postundan bahseder misin?

– Postumuz çikolata renginde olur, kadifeye benzer ve hafif kırmızımsı parlar. Arka bacaklarımızın üst kısmında siyah beyaz
çizgileri vardır. Yüzümüz ise siyah-beyazdır.

hayvannn

– Hayli renkliyiz
desene…

– Eh işte… En dikkat çeken
ve renkli kısmımız koyu mavi
renkli dilimizdir.

 

– Neden?

– Bir hayli uzun dilliyiz. Uzun dilimizle yaprak ve otları yakalayıp koparabilmekteyiz.

– Demek ki otçulsunuz.

– Evet ot, mantar ve meyve yeriz.

– Peki nerelerde yaşarsınız?

– Yaşadığımız tek ülke Kongo Cumhuriyeti’dir.

– Demek sürü halinde yaşıyorsunuz.

– Aksine yalnız takılmayı severiz. Bazen bir araya geldiğimiz olur ama pek nadirdir.

– Neden toplanırsınız?
– Bunu söyleyemem çünkü bilim adamları bile hususu bilemez. Bu bizim aile sırrımız.

– Siz de fazla özgün çıktınız. Kongo’nun nerelerinde bulunursunuz?
– Ülkenin kuzeyinde ve doğusunda bulunan büyük tropik orman Ituri Yağmurormanı’nda yaşarız. Burada yaklaşık olarak 10.000-20.000 okapi bulunur.

ha

 

– Vay vay vay!

– Bu sırrı sana söylemek ve senin sayende dünya bunu öğrenseydi amma havan olurdu.

– Bizim havayla civayla işimiz olmaz. Sen şimdi beni kandırıp hanımların kilosu sorulmaz diye düşüneceğimi sanma…
– Sen benim dişi okapi olduğumu nasıl anladın?

– Nasıl olacak erkeklerin iki kısa boynuzu olur, dişilerin ise hiç boynuzu olmaz.
– Neredeyse bizi bizden iyi tanıyacaksın.

– Konuyu değiştirmeeee… Boy-kg vb. bilgileri de alalım lütfen.
– Okapilerin ortalama olarak 230 kg ağırlığında, 2 metre uzunluğunda, 1,60 m boyunda olur.

– Oldu tabii. Bir bayana şişman denilir mi? Denilmeeez! Ben de demedim zaten 🙂

– Şuna bildiğin sürekli hareket halinde canlılarız
desene 🙂
– Nerede hareket orada bereket demişler.
– Değilim zaten ne de olsa form tutuyorum.

#zurafa, #orman

Keyfine Düşkün Kuş Çardak Kuşu

Merhaba ­Sevgili ­Arkadaşlar, Havaların yavaş yavaş soğumasıyla birlikte herkes kış hazırlıklarına başladı. Ben de bu ay sizlere kendisine ve eşine rengârenk bir ev yapmak için uğraşan ve çılgınca dans eden arkadaşımı tanıştıracağım:

-­Aman ­Ya ­Rabbim,­bu­ ne­ dağınıklık!
– Acar Kız geldin mi, çabuk çabuk güzel bir resmimi çek.
-­Resim ­mi?­Yahu­ bir­ soluklansaydım. – Olmaz. Güzel resim çekmek için iyi bir ışık lazım. Ee bana da ışık lazım. Bu yüzden resim çekmen gerekli.
-­Resim ­ile ­yuva ilişkisini­ pek anlayamadım­ ya,dur­ çekeyim…
– Bunda anlamayacak ne var. Biz çardak kuşları yuvalarımızı ışığı iyi alan yere kurarız. Ben de yer araştırmak yerine senden yardım alıyorum. Ne de olsa güzel resim güzel ışıkta çıkar 😉
-­Şlak!­Al­ çektim ­işte.­ Seni­ uyanık ­seni­:)- Ne yapacaksın çok iş var. Baksana şu etrafa.
-­Amma­da­ dağıtmışsın­ ortalığı…­İşe başlamadan­ dinlen­ ve­ bize­ kendinden­ bahset.
– Evvela etrafta gördüklerin dağınıklık değil yuvam için dekorasyon malzemeleri.
– Hımmm :/ Bileydim ben de evdeki pipet, kapak ne bulursam… Öhööm yani şey dekorasyon için bi’şiler
getirirdim.
– Çok naziksin. Sen bana ben büyük iyiliği yaptın ve iyi ışık alan bir yer buldun.
– Işık ve dekorasyon meraklısı kuşlar olduğunuzu anladık başka ne özellikleriniz var?
– Bizler Cennetkuşugiller ailesindeniz. Serçe ve karga kadar olmamıza rağmen tüylerimizden dolayı biraz daha iri görünürüz. Övünmek gibi olmasın ama dünyanın en güzel tüylü kuşları ailesindenizdir.
– Olur mu canıım hiiç övünmedin zaten. Peki nerede yaşar bu en güzel tüylü kuşlar?
– Konudan konuya atlarsan kafam karışır. Tüylerimiz güzel dedik, iri görünürüz dedik heeeh boyumuz 10-35 cm arasında değişir. Gagalarımız yandan basık ama pençelerimiz çok güçlüdür.
– Kocaman, rengârenk yuvalar inşa ediyorsunuz güçlü pençelere çok ihtiyacınız var.
– Aynen öyle Acar Kız. Mükemmel bir şekilde yaratılmışız… Güçlü pençelerimiz ile Yeni Gine ve Kuzey Avustralya ormanlarında yaşarız.
– Güçlü olmak için ne yer ne içersiniz? Yoksa ıspanak mı?
– Ispanak da güzeldir ama bizim hanım duymasın da ıspanak yıkamayı pek sevmez. Neymiş efendim pek kumluymuş pençeleri topraktan zarar görüyormuş. Sanki hiç toprağa değmez gibi!
– Bak şimdi oldu mu, bize yakıştı mı
başkalarının arkasından konuşmak cık cık…
– Haklısın 🙁 Şey.. Ne diyorduk biz böcek ve meyveler ile besleniriz.
– Şimdi gelelim bu dağınıklığın sebebine… Yuvalardan bahset bakalım.
– Yuvayı erkek kuşlar yapar. Çalı ve dal parçalarını güçlü pençelerimiz ile toplar, birbirine ekler genellikle oval, üçgen, köprülü bir yol veya kubbeli şekilde kurarız.
– Güçlü pençesiz olmazdı zaten! Bunca eşya neden var, genellikle de mavi renkliler?
– Yahu siz insanlar evinizi döşemek için fellik fellik gezersiniz yetmez internetten bakarsınız evinizi süslersiniz. Bunlar da bizim evimizin süsleri. Asıl mesele yuvayı inşaa etmek değil onu rengârenk dekora edip dişi kuşun gözüne girmek. Çünkü dişi çardak kuşları bir evi beğenirse o evde kalır böylece eşimiz olur.
– Vay vay vaayy amma da havalıymış! Mavi rengi pek seviyorlar desene.
– Her tür farklı rengi sevse bile parlak ve mavi renkler daha çok tercih edilir.
-Amma kolay işmiş sizinkisi sözüydü, nişanıydı, kınasıydı, düğünüydü uğraşmak yok.
– Sen öyle san… Yuvayı yaparız hatta iç kısımlarını ağzımızda çiğnediğimiz ağaç kabukları ile sıva yaparız. Üstüne çilek ve kömür tozlarını ağzımızda karıştırarak boya yaparız sonra malum dekorasyon. Bitti mi bitmedi…
– Öyle tabi.
– Aile deyince ben annemi özledim. Hem annemi hem babamı hem evimi özledim. Sen yuvanı yapadur ben de kendi yuvama doğru yol alayım. Sohbet için teşekkür ederim.

#KeyfineDüşkünKuş, #ÇardakKuşu, #AcarKız, #TürkiyeÇocukDergisi

Hayvanlarla Sohbet: Haiti Yılandişi

Ender bir uzun Burun: Haiti Yılandişi

haiti yılandişi

Merhaba Sevgili Arkadaşlar, Bu ay sizlere çok ender rastlanan bir arkadaşımı tanıştıracağım:
– Haiti yılandişiiii… Soooleenoodooooon, nerdesin?
– Beni buralara kadar getirttin ama sesin soluğun çıkmıyor.
– Heyy AcarKız kayalığın altındayım, buraya gel.
– Aman ne güzel bir misafir karşılama!
– Yahu sen misafir misin, ev halkındansın.
– Hemen de bir kılıf uydurdun yaa pes!
– Sen de amma çabuk unutmuşsun bizim gündüzleri toprak üstüne çıkmadığımızı…
– Unutmadım da bir istisna olabilir diye düşünmüştüm… Neyse madem başlattın anlatmaya haydi devam et bahsetmeye.
– Ne anlatayım işte akşamları işe gidiyoruz, gündüzleri biraz dinleniyoruz sonra çocuklarla hanımla vakit geçiriyoruz.
– Tövbeee! Yahu özel hayatın sana kalsın, sen genel olarak solenodonlardan bahset.
– Heeee şu mesele… Sen hem ziyaret hem de ticaret yapacaksın… Bize solenodon dendiği gibi Haiti yılandişi de derler. Ender bir türüzdür. Bu yüzden tek bir yakın akrabamız vardır o da Küba zehirdişidir.

haiti
– Kayalık altından çıkmayınca insanda ne akraba kalır ne de arkadaş…
– Bizi büyümüş ve uzun burunlu bir fareye benzetirler ama fare türünden değilizdir. Ağırlığımız 600-1000 gram, kuyruksuz uzunluğumuz 28 ila 33 cm. ve kuyruğumuz en fazla 25 cm. boyundadır.
– Sahiden de iri bir fare gibisiniz.
– Fareden çok farkımız vardır. Mesela kızıl bir sincap büyüklüğünde olan vücudumuz pas renginde uzun ve kaba tüylü bir kürkle kaplıdır. Hayli uzun başımız, uzun ve sivri bir burunla son bulur.
– Evet burun konusunda epey bir farklısınız. Bunları az çok biz de görebiliyoruz. Nerede yaşar, ne yer ne içersiniz?
– Batı Hint adalarında yaşarız. Gerçek vatanımızsa Orta Amerika’daki Batı Adalarıdır. – Bu yemyeşil yerde ne güzel nimetler vardır yemeğe…
– Var elbette ama biz etobur canlılarız. Ormanın tabanındaki çürümüş kütüklerin ve gevşek kayaların altını kazarak böcekler, yılanlar ve ini toprağın altında olan hayvancıklarla besleniriz.
– O vakit ben daha fazla acıkmadan yavaş yavaş yola düşeyim. Malum börtü böcük yemiyorum. Diyetteyim
– Sana özel başka yemekler de yaptırırdık yahu nereye…
– Sohbet için teşekkür ederim.
– Ben teşekkür ederim.
– Hoşça kal.

haiti yılandişi (1)

#AcarKız, #HayvanlarlaSohbet, #HaitiYılandişi, #Burun

Hayvanlarla Sohbet – Dokumacı Kuşlar

Dokumacı Kuşlar

Hazırlayan: ACAR KIZ

Merhaba Sevgili Arkadaşlar,

Bu ay sizlere mini minnacık ve çok maharetli bir arkadaşımız tanıştıracağım.

– Merhaba dokumacı kuş. Sana hediye olarak iplik getirdim.

– Hediyen için teşekkür ederim ama bunlar dokumalarda bizim pek işimize yaramaz.

– Biliyorum zaten işine yarasın diye değil evine aksesuar olsun diye getirdim.

– Çok iyi düşünmüşsün, hediyen için teşekkür ederim.

– Hediye faslı çok uzadı haydi bize kendinden bahset bakalım.

– Bizler kendi halinde serçeye büyüklüğünde kuşlarız.

– Bu mütevazı kuşlar nerede yaşarlar?

– Afrika, Hindistan, Avustralya ve civarındaki adalara yayılmış olarak yaşarlar.

5

– Koloni halinde mi yoksa tek mi yaşarsınız?

– Biz dokumacı kuşlar, kalabalık yani koloni halinde yaşarız. Öyle ki bazen bir tarlaya girdik mi maalesef ekinlere zarar verebiliriz.

– Aaa! Oldu mu şimdi..

– Olmadı elbette ama ne yapalım yeşil lifli bitkilere dayanamıyoruz.

– Ne yapıyorsunuz bu bitkilerle?

-Dokuma 🙂

– Sahiden size ismini veren bu dokuma işini bize anlatır mısın?

– Bizler yuvalarımızı dokuyarak inşa ederiz ve bunun içerisinde yaşarız.

– Evden ziyade bir sanat harikası sizin bu dokumalarınız. Peki nasıl yaparsınız?

– Yuvalarımız yaklaşık 4 metre civarında ve şişe, vazo, küre şeklinde olabilir.

– Bu yuvaları ağacın neresine yapabilirsiniz?

– Bazılarımız yuvalarımızı ağacın dallarına asarken bazılarımız ağaç çatallarına yerleştiririz.

4

– Yuva yapımında ailedeki bütün üyeler çalışır mı?

– Elbette ailede her zaman bir iş bölümü vardır. Esas dokuma iş, erkek kuşlarındır. Dişi kuşlar da yuvanın içini astarlar.

– Hıım demek astarlama da yapıyorsunuz.

– Evet bu sayede yuvalarımız yağmura da dayanıklı olur ve hazırladığımız yuvamızı uzun süre kullanabiliriz.

– Şimdi şu karşıda yuva yapan ailede dışarıda olan erkek, içerideki dişi kuş mudur?

– Evet ama bunu anlamanın daha kolay bir yolu vardır. Dokumacı kuşların erkeklerin kafalarının üzerinde kırmızı; dişilerin kafaları üzerinde ise sarı renk bulunmaktadır.

– Bu dokuma işi çok kolay olmasa gerek…

– Biraz zor tabii ki ama biz artık alıştık. İlk olarak çatallı bir dala, bir lifin ucunu sararak işe başlarız. Ayağımızın biri ile lifin bir ucunu tutarken diğerini gagamızla idare ederiz.

1

– İşte şimdi maharetlerini göstermeye başladın sonra..

– Liflerin düşmesini önlemek için düğüm atarak lifleri birbirine bağlarız. Giriş kapısını yapar sonra mekik yapar gibi burayı kuvvetlendiririz. Daha sonra duvarların yapımına geçeriz.

– Sizin matematiğiniz de pek iyi dokumacı kardeş.

– Ehh tabii ki çünkü lifleri bağlamayı iyi hesaplamayız çünkü bağlar gevşek olursa yuva çöker.

– Bir de 200 kişilinin bir arada yaşadığı yuvaları yaptığınızı düşünürsek ne kadar sağlam olduklarını anlayabiliriz.

– Evet genellikle Güney Afrika’daki akrabalarımız böyle büyük yuvalar yapar.

– Bu kadar yuva aile deyince ben de ailemi yuvamı özledim. Artık gitme vakti geldi. Sohbet için teşekkür ederim.

– Ben teşekkür ederim Acar Kız.

– Hoşça kal.

6

#HayvanlarlaSohbet, #DokumacıKuşlar, #AcarKız, #TürkiyeÇocukDergisi

Hayvanlarla Sohbet- Papucu Mavi Kanatlılar

Merhaba Sevgili Arkadaşlar,

Bu ay sizlerle çook uzaklara gidip renkli bir arkadaşımızı tanıyacağız…  

 

– Mavi bir pabuç kaybeden var mıdır?

-Aman efendim kimler gelmiş. Hoş gelmişsin Acar Kız.

– Hoşbulduk sevgili arkadaşım bay mavi ayak.

– 🙂 Sen yabancı olmadığın için böyle söyleyebilirsin.

-Teşekkür ederim. Bir çok türün içinde ayakları böylesine renkli olan ender canlılardansın. Tıpkı Külkedisi gibi.

– Delikanlı adama Külkedisi de deme yahu…

mavi ayaklı

– Tamam tamam demedim. Anlat bakalım bize mavi ayaklı sümsük kuşlarını.

– Doğduğumuz ilk yıllarda koyu kahverenginiz ve yıllar geçtikçe aşamalı olarak beş yıldan sonra olgunluğa doğru giderken beyazlaşırız.

– Desene yıkana yıkana renk atmışsınız 🙂

– Tüylerimiz beyaz olup kanat uçlarımız siyahtır.

– Demek ki az daha şampuan ile yıkanmanız lazımmış kanat uçları kalmış.

– Yahu temiz kuşlarız biz burada imajımızı bozup karizmamızı çizme.

– Çizilmez, çizilmez arkadaşlar bazen birbirine böyle şaka yaparlar. Mühim olan kalp kırmamak.

– Ne güzel dedin. Geniş yürekli olmak lazım.

– Evet genişlik demişken kanatlarınız çok uzun mu?

– Erişkin olanlarımızın büyükleri 87-100 cm iken kanatlarımızın açıklığı 165-180 cm’dir.

Devamı derginiz Türkiye Çocuk’ta, abone olmak için tıklayın.

#HayvanlarAlemi #HayvanlarlaSohbet #PabucuMaviKanatlılar #Kanatlılar #AcarKız #TürkiyeÇocuk #TürkiyeÇocukDergisi

Bataklıkta Bir Heykel Pabuç Gagalı

 

Leylek desem leylek değilsin, pelikan desem pelikan değilsin. Nesin sen ey kuş?
Ooo kimleri görüyorum, hoş geldin Acar Kız.

Hoş bulduk Pabuç gagalı kardeş. Ya da Shoebill mi deseydim. 

Hangisini istersen onu de, nasıl olsa ikisi debizim ismimiz.

Birbirinden bu kadar farklı iki isim, ilginç 🙂
Normal bir kuş türü değiliz şimdi klasik isimler de yakışmazdı değil mi?

Aynen öyle. Madem normal bir kuş türü değilsiniz bize kendinden bahseder misiniz?
Memnuniyetle. Leyleklere benzetilsek de leyleksiler takımından olduğundan söylense de leylekler tam olarak nasıl bir akrabalığımız olduğunu ben de bilemiyorum.

Bunlar senin özel konuların. Aile işlerine girmiyoruz…
-Prensiplerim var diyorsun. Tamam devam edeyim. Ortalama boyumuz 110-140 cm, ağırlığımız 4-7 kg. arasındadır.

– Nerelerde yaşarsınız?
– Afrika’nın tropikal doğu bölgesinde… Sudan’dan Zambiya’ya kadar büyük bataklıklarda yaşarız. Sayılarının 5.000 ila 8.000 arasındadır.

– O zaman toplu halde mi yaşıyorsunuz bu bataklıklarda?
– Aksine kalabalığı pek sevmeyiz. Yalnız yaşamayı tercih ederiz. Öyle ki kilometre başına ancak 3 yuva düşmektedir.

– İnzivaya çekilmişsiniz… Pekiii gelelim adınızı aldığınız gaganıza.
– Aslında gagamız ne kadar şeker ama siz tutup onu ayakkabıya benzetince adımız pabuç gagalıya çıkmış.

– Alınma yahu pabuç kötü bir şey mi? İnsanoğlu ayakkabısız yapamaz ki aslında bir nevi size kıymet vermişler.
– Duy da inanma… Neyse biraz şımardığım için bu açıklamayı kabul edebilirim.

– Et tabi dostun Acar Kız söyledi 😉 Anlat bakalım şu pabuç gagayı.
– Kendimize özgü en büyük özelliğimiz saman sarısı renginde olan ve üzerinde grimsi izler bulunan çok büyük ve şişkin gagamızdır. Buna culmen de denir. Uzunluğu 18,8 ila 24 cm. arasındadır.

– Sahiden epey büyükmüş. Şeyy… Bir de şu ucundaki kıvrıklık… Biraz ürperti veriyor sanki.
– Gaglarımızın keskin kenarlarından korkma gerek yok. Onlar sadece avlarımız için. Ayrıca avlanma esnasında alınan bitkilerden de kurtulmak için kullanırız.

-Yani seni yemem diyorsun.
– Çok cılızsın, avlamama değmez 🙂

– Cılız olabilirim ama senden daha hızlıyım zaten beni yakalayamazsın.
– Bak bunu doğru söyledin. Dakikada 150 olarak tahmin edilen kanat çırpma hızı ile kuşlar arasında en düşük kanat çırpma hızlarından biridir. Bir şeyden ürksek bulunduğumuz yerden ancak 100 ila 500 m. öteye uçarak kaçarız.

– Kanatlarınız öyle heybetli ki hiç böyle tahmin etmezdim.
– Evet süzülmeye çok iyi adapte olmuş olan kanatları geniştir ve kanat açıklığımız da 230 ila 260 cm. arasındadır.

– Ormanda adınız heykele çıkmış buna ne dersin?
– Yavaş hareketlerimiz ve uzun süre “heykel gibi” kıpırdamadan ayakta durmamız sebep oldu bu isme. Koyu renkli bacaklarımız oldukça uzundur ayrıca su içinde avlanırken ayakta durmamızı kolaylaştırmak için ayaklarımız da büyüktür. Hele orta parmağımız tek başına 16,8 ila 18,5 cm. arasındadır.

– Hayli ilginç bir türsün. Seni tanıdığımıza çok mutlu olduk.
– Arayı uzatmadan bir daha gel belki senin hatırına daha uzaklara uçarım.
– Uçarken beni de alırsan olur 🙂 Sohbet için teşekkür ederim.

 

#HeykelPabuçGagalı #PabuçGagalı #TürkiyeÇocuk #TürkiyeÇocukDergisi