Tag Archives: türkiyeçocuk

Ordan… Burdan…

-Babam; “Eve varınca mutlaka beni ara” dedi… Eve geldim, 2 saattir bakmadığım yer kalmadı. Nereye saklandı acaba?…
-Küçükken anneyle kavga edip odanın kapısını hızlı bir şekilde çarptıktan sonraki o ‘Acaba dövmeye gelecek mi’ bekleyişi… (Tür: Gerilim… İmdb: 8.7)
-Biz banyoya girmeye üşenen, fakat girdimi de çıkmak bilmeyen gençleriz. Kabul edin artık!….
-Taksici “ 3 lira bozuk yok, hakkını helal et” dedi… “3 liralık daha sür” dedim. Şuan eve doğru yürüyorum. Fakiriz ama keriz değiliz…
-Tüp bitince sallayan… Pil bitince ısıran… Şampuan bitince su katıp çalkalayan insanlarız… Biz bitti demeden bitmez…
-Tatlı yiyip, tatlı konuşuluyorsa; bundan sonra mantı yiyip mantıklı konuşacağız gençler, anlaştık mı?…

#türkiyeçocuk#türkiyeçocukdergisi #turkiyecocuk #türkiye #çocuk #eğlence #mizah #karikatür #hikaye
#oyun#oyna ‪#eğlen‬ #ordanburdan #ordan #burdan

Sinan Gümüş: “ Hayatım futbol ”

SPOR

“-Burada; Almanya’da bulamayacağınız yakınlığı ve yardımseverliği kolayca görebilirsiniz…”

Stuttgart’tan geldi, Türk Milli Takımını seçti, kötü Galatasaray’ın parlayan yıldızı oldu…

Sinan Gümüş; Almanya’dan Türkiye’ye uzanan serüvenini, Galatasaray’daki günlerini ve millî takım tercihi konusundaki görüşlerini anlattı.

-Sinan Gümüş’ü yakından nasıl tanırız?…

“-1994 yılında Almanya’nın Pfullendorf şehrinde dünyayla geldim. Babam da annem de Rize kökenli. İki ablam, bir abim var. Babam 30 yıldır işçi olarak çalışıyor. Annem ise adeta hayatını çocuklarına adamış bir kadın…”

-Süratli bir oyuncusun, başka sporla uğraştın mı?…

“-Futbolun dışında sadece hentbol oynadım. 10 yaşına kadar futbolla hentbolu birlikte götürüyordum. Ama daha sonra günler çakışınca futbolu tercih ettim…”

-Futbolu daha popüler diye mi seçtin?…

“-Futbol oynamak bana daha zevkli geliyordu. Futbolu o kadar çok seviyordum ki, evde de sürekli top oynuyordum. Abimle birlikte neredeyse evdeki bütün eşyaları kırmıştık…”

-Evdeki eşyaları kurtarmak için mi sizi futbola gönderdiler?…

“-O dönemde bizi spor yapmamız ve sokaktaki tehlikelerden uzak kalmamız için spora yönlendirmişlerdi. Bugünlere gelmemde ailemin payı büyük…”

-Futbolla okulu nereye kadar sürdürdün?

“-Orta dereceli liseyi bitirdikten sonra, okulu bırakıp futbolu tercih ettim. Çünkü bir yola çıktığınız zaman yüzde 100’ünüzü o yola vermeniz gerekir…”

-Ailen maçlarına geliyor muydu?…

“-Ailemin bana verdiği destek inanılmazdı. Ben ve abimin dışında iki ablam da spor yapıyordu ve annem hepimize yetişiyordu. Evlâtları için müthiş bir fedakârlıktı onunkisi…”

-Neden Almanya’da ilerlemek yerine Galatasaray’a geldin?…

“-Çünkü “Burada kendini gösterirsen ilk sezonunda A takımda oynayabilirsin” demişlerdi. Ailemle konuşup bu teklifi değerlendirdim…”

-Almanya’da Türk oyuncu olmanın zorluğunu yaşadın mı?…

“-Ben böyle bir sıkıntı yaşamadım. Kendi kendime “Performansın iyiyse hoca mutlaka seni oynatır. Gollerini atmaya devam edersen takımdaki yerini korursun” dedim ve gerçekten de böyle oldu…”

-Florya’ya ilk geldiğinde dikkatini en fazla çeken şey ne oldu?…

“-Galatasaray’ın nasıl bir kulüp olduğunu, büyüklüğünü zaten biliyordum. Florya’ya ilk geldiğimde ise tesislerin büyüklüğü ve kalitesi beni çok etkiledi…”

-Futbola başladığın dönemde idollerin var mıydı?

“-Liverpool’un kaptanı StevanGerrard benim ilk idolümdü. Uzun yıllar bir büyük kulübün formasını giymesi ve performansını koruyabilmesi benim açımdan çok etkileyiciydi…”

-Galatasaray’a gelirken beklentilerin nelerdi?…

“-Çok çalışırsam bir gün bana da şans geleceğini biliyordum. İyi performans göstererek bu şansı yakaladım ve Allah’a şükürler olsun ki bana şans verenleri de utandırmadım…”

-Türkiye ile Almanya’yı kıyaslarsan burada ne eksik, ne fazla…

“-Almanya daha disiplinli bir ülke. Söylenen her şey zamanında yapılır. Burada ise işler biraz zamana yayılıyor. Burada Almanya’ya göre fazla olan şey ise arabaların sayısı. İşin yakası bir yana Türkiye’nin fazlası insanlarının sıcakkanlılığı…”

#SinanGümüş, #Hayatımfutbol, #futbol, #spor, #röportaj, #açıklama, #Almanya, #Millitakım, #Galatasaray, #TürkiyeÇocuk

Nuşirevan ve Kuşlar

nusirevan-ve-kuslar

Nuşirevan adaletiyle ünlü İran hükümdarından biridir. Fakat o da tahta geçtiği ilk yıllarda kendinden öncekiler gibi zevk ve sefaya düşkün biriymiş. Ülkesiyle fazla ilgilenmiyormuş. Üstelik dediğim dedik bir hükümdar olan Nuşirevan’a kimse ses çıkaramazmış. Ülke perişan durumda olsa da kimse bunu Nuşirevan’a çıtlatamıyormuş.
Rivayet ederler ki, bu hikaye Nuşirevan’daki değişimin hikayesidir. Bir gün beraberinde veziri ve yakın adamları ile ava çıkmıştı. Yaban hayatı Nuşirevan’ın hoşuna gitmişti. Kuşlar ötüyor, tavşanlar çalılıkların arkalarına kaçışıyordu. Atından inen Nuşirevan kuşların uzun uzun ötüşünü dinledi. Mest olmuştu. Vezirine sordu:
– Keşke kuşların ne söylediğini anlayabilseydik. Anlamadığımız halde dinlemekten bu denli haz aldığımıza göre kim bilir anlamları ne güzel sözler söylüyorlardır?
Vezir bu durumu anlatmak istediklerini uygun bir dille iletmek için bir fırsat olarak gördü:
– Sayın hükümdarım, aslında ben kuşların dilinden biraz anlarım. İsterseniz size onların ne söylediklerini çevirebilirim. Ama elçiye zeval olmamalı.
– Tamam, sen yeter ki çevir!
– Affınıza sığınarak kuşların ne söylediklerini anlatıyorum hükümdarım. Bu kuşların birisi, diğerinin kızını oğluna istiyor. Öbürü de “elbette kızımı sana veririm, yalnız başlık parası olarak bir virane isterim” diyor. Oğlanın babası ise bu halinden memnun vaziyette “ Hay hay ne demek bir virane, Nuşirevan hükümdar olduğu
müddetçe, ben sana bir değil on virane veririm. Zaten her yer harap. Yeter ki sen kızı oğluma ver ” diyor. İşte
padişahım kuşların konuştukları bundan ibarettir, dedi. Nuşirevan vezirinin ne anlatmak istediğini anlamıştı. Ona kızmak yerine teşekkür etti. Sarayına döndükten sonra devlet yöneticiliğindeki bakış açısını değiştirdi kendisini ülkesinin imarına adadı. Medeniyetin ve gelişmenin temeli adalet olduğundan ülkesinde adalete önem verdi. Yıllar geçtikçe Pers ülkesi başka milletlerin hayran kalacağı derecede ihtişamlı hale gelmişti. Nuşirevan’ın eserleri zamanla yok oldu ama tesis ettiği adalet sayesinde ismi hala saygıyla anılmaktadır.

Devamı derginiz Türkiye Çocuk’ta, abone olmak için tıklayın.

#NuşirevanveKuşlarHikayesi #ÇocuklarİçinNuşirevanveKuşlarHikayesi #ÇocuklarİçinHikayeler #TürkiyeÇocuk

PONPON TOPLAMA

Ponpon-Toplama√ Oyuncular ikiye ayrılır.
√ Gruptaki kişiler arka arkaya dizilir.
√ Gruptaki kişi sayısı kadar ponpon hazırlanır.
√ Her grubun biraz ilerisine bir kutu ve hemen önüne bir masanın
üzerine ponponlar ve maşa yerleştirilir.
√ Oyunun başlaması ile grupların en önündeki kişi maşa ile bir ponponu tutup
karşısında bulunan masadaki kutuya götürür. Yolda ponponu düşüren
geri dönüp baştan başlar.
√ Ponponu karşı masadaki kutuya götüren kişi geri dönüp maşayı
arkadaşına verip sıranın en sonuna geçer.
√ Ponponları en hızlı şekilde kutuya dolduran grup kazanır.

Devamı derginiz Türkiye Çocuk’ta, abone olmak için tıklayın.

 

#PonponToplamaOyunu #ÇocuklarİçinPonponToplamaOyunu #ÇocuklarİçinOyunlar #TürkiyeÇocuk

Denizde Dalga

denizde-dalga
Σ Oyunculara balık isimleri verilir.
Σ Bir ebe seçilir.
Σ Oyun alanına bir daire çizip ebe hariç her balığa bir yer verilir.
Σ Ebe balıkların adını söyledikçe adı söylenen balık, ebenin arkasına geçer ve onunla gezmeye, hoplamaya, zıplamaya başlar.
Σ Ebe birden “Denizde Dalga Var” diye bağırmaya başlar.
Σ Ebenin arkasında balıklar istedikleri bir daireyi kapmaya çalışırlar.
Σ Açıkta kalan balık, ebe olur.
Σ Oyun yeniden başlar

Devamı derginiz Türkiye Çocuk’ta, abone olmak için tıklayın.

#DenizdeDalga #ÇocuklarİçinDenizdeDalgaOyunu #ÇocuklarİçinOyunlar #TürkiyeÇocuk

UYKUCU HOROZ

uykucu-horoz
Σ Oyuncular yumurta olup, yere otururlar.
Σ Uyur gibi gözlerini kapatırlar ve açmazlar.
Σ Öğretmen/ seçilen kişi tek tek başlarına dokunur.
Σ Başına dokunulan çocuk, sessizce kalkar ve öğretmen/ seçilen kişinin peşinden gider.
Σ Son oyuncu kalana kadar, öğretmen/ seçilen kişi çocukların başlarına dokunarak kaldırır.
Σ Sona kalan oyuncunun etrafında sessizce halka olunur.
Σ Oyuncular hep bir ağızdan “ uykucu horoz” diye bağırırlar.
Σ Sona kalan kişi uyanır oyuncuları yakalamaya çalışır.

Devamı derginiz Türkiye Çocuk’ta, abone olmak için tıklayın.

 

#UykucuHoroz #ÇocuklarİçinUykucuHorozOyunu #ÇocuklarİçinOyunlar #TürkiyeÇocuk

Bataklıkta Bir Heykel Pabuç Gagalı

 

Leylek desem leylek değilsin, pelikan desem pelikan değilsin. Nesin sen ey kuş?
Ooo kimleri görüyorum, hoş geldin Acar Kız.

Hoş bulduk Pabuç gagalı kardeş. Ya da Shoebill mi deseydim. 

Hangisini istersen onu de, nasıl olsa ikisi debizim ismimiz.

Birbirinden bu kadar farklı iki isim, ilginç 🙂
Normal bir kuş türü değiliz şimdi klasik isimler de yakışmazdı değil mi?

Aynen öyle. Madem normal bir kuş türü değilsiniz bize kendinden bahseder misiniz?
Memnuniyetle. Leyleklere benzetilsek de leyleksiler takımından olduğundan söylense de leylekler tam olarak nasıl bir akrabalığımız olduğunu ben de bilemiyorum.

Bunlar senin özel konuların. Aile işlerine girmiyoruz…
-Prensiplerim var diyorsun. Tamam devam edeyim. Ortalama boyumuz 110-140 cm, ağırlığımız 4-7 kg. arasındadır.

– Nerelerde yaşarsınız?
– Afrika’nın tropikal doğu bölgesinde… Sudan’dan Zambiya’ya kadar büyük bataklıklarda yaşarız. Sayılarının 5.000 ila 8.000 arasındadır.

– O zaman toplu halde mi yaşıyorsunuz bu bataklıklarda?
– Aksine kalabalığı pek sevmeyiz. Yalnız yaşamayı tercih ederiz. Öyle ki kilometre başına ancak 3 yuva düşmektedir.

– İnzivaya çekilmişsiniz… Pekiii gelelim adınızı aldığınız gaganıza.
– Aslında gagamız ne kadar şeker ama siz tutup onu ayakkabıya benzetince adımız pabuç gagalıya çıkmış.

– Alınma yahu pabuç kötü bir şey mi? İnsanoğlu ayakkabısız yapamaz ki aslında bir nevi size kıymet vermişler.
– Duy da inanma… Neyse biraz şımardığım için bu açıklamayı kabul edebilirim.

– Et tabi dostun Acar Kız söyledi 😉 Anlat bakalım şu pabuç gagayı.
– Kendimize özgü en büyük özelliğimiz saman sarısı renginde olan ve üzerinde grimsi izler bulunan çok büyük ve şişkin gagamızdır. Buna culmen de denir. Uzunluğu 18,8 ila 24 cm. arasındadır.

– Sahiden epey büyükmüş. Şeyy… Bir de şu ucundaki kıvrıklık… Biraz ürperti veriyor sanki.
– Gaglarımızın keskin kenarlarından korkma gerek yok. Onlar sadece avlarımız için. Ayrıca avlanma esnasında alınan bitkilerden de kurtulmak için kullanırız.

-Yani seni yemem diyorsun.
– Çok cılızsın, avlamama değmez 🙂

– Cılız olabilirim ama senden daha hızlıyım zaten beni yakalayamazsın.
– Bak bunu doğru söyledin. Dakikada 150 olarak tahmin edilen kanat çırpma hızı ile kuşlar arasında en düşük kanat çırpma hızlarından biridir. Bir şeyden ürksek bulunduğumuz yerden ancak 100 ila 500 m. öteye uçarak kaçarız.

– Kanatlarınız öyle heybetli ki hiç böyle tahmin etmezdim.
– Evet süzülmeye çok iyi adapte olmuş olan kanatları geniştir ve kanat açıklığımız da 230 ila 260 cm. arasındadır.

– Ormanda adınız heykele çıkmış buna ne dersin?
– Yavaş hareketlerimiz ve uzun süre “heykel gibi” kıpırdamadan ayakta durmamız sebep oldu bu isme. Koyu renkli bacaklarımız oldukça uzundur ayrıca su içinde avlanırken ayakta durmamızı kolaylaştırmak için ayaklarımız da büyüktür. Hele orta parmağımız tek başına 16,8 ila 18,5 cm. arasındadır.

– Hayli ilginç bir türsün. Seni tanıdığımıza çok mutlu olduk.
– Arayı uzatmadan bir daha gel belki senin hatırına daha uzaklara uçarım.
– Uçarken beni de alırsan olur 🙂 Sohbet için teşekkür ederim.

 

#HeykelPabuçGagalı #PabuçGagalı #TürkiyeÇocuk #TürkiyeÇocukDergisi