Fatih Sultan Mehmet Han’ını tanımak sadece onun hayatını bilmekle bitmez. Onu yetiştiren hocaları Molla Hüsrev Hazretleri, Molla Gürani Hazretleri ve diğerleri ile Akşemseddin Hazretlerini tanımamak ona ve hocalarına büyük haksızlık olur.
Gemileri karadan yürütmek, her kişinin işi değil er kişinin işidir. Bu er kişi ki 19 yaşında tahta çıkmış, gemileri karadan yürütmüş, 21 yaşında bir çağı kapatıp yeni bir çağ açmış, Karnidal külahı yerine Osmanlı sarığını evla eylemiştir…
Anladığınız gibi bu er kişi, cennetmekân Fatih Sultan Mehmed Han’dır.
Asalet doğuştandır
Nesebi, Hazreti Ebû Bekr-i Sıddîk’a ulaşan; ismi Muhammed bin Hamza olan İstanbul’un ma’nevî fâtihi ve büyük velîdir… Hocası Hacı Bayram-ı Velî Hazretlerinin, ona; “Beyaz (ak) bir insan olan Zeyd’den, insan cinsinin karanlıklarını söküp atmakta güçlük çekmedin” demesi sebebiyle, “Akşemseddîn” lakabı verilmiştir.
Adam olacak çocuk
Akşemseddîn hazretleri, daha küçük yaşta iken Şam’da Kur’ân-ı kerîmi ezberledi. Gençlik çağında, zamanının naklî ve aklî ilimlerini tahsil etti. Tasavvufta yetişmiş büyük bir velî ve rehber olduğu gibi, diğer ilimlerde de büyük bir âlim idi.
İlmin her dalı
Akşemseddîn hazretleri, aynı zamanda tıp ilminde de kendini yetiştirdi. Eski dönemlerde sanılanın aksine sadece dini bilgilerde değil fenni ilimlerde de eğitim verilmekteydi. Çünkü Müslümanlar “ İlim Çin’de de olsa bulunuz” hadisi şerifini kendine düstur kabul etmişlerdir.
Keskin zekâsı ve derin ilmi ile Osmanlı Medresesi’nin gözdesi olan Akşemseddîn hazretlerinin dini ilimlerin yanında Eczacılık ve Tıp ilmine de öğrenmiş ve bu sahada “Kitabu’t-Tıb” ve “Maddetü’l-Hayat” isimli eserini yazmıştır. Çeşitli hastalıklara, hangi otlardan ne şekilde hazırlanan ilâçların iyi geleceğini çok iyi bilirdi. Bu husustaki ilmi, dillere destan idi.
Devamı derginiz Türkiye Çocuk’ta, abone olmak için tıklayın.