Hikaye – Elma ve Bahçıvan

Sultan veziri ile birlikte “Saray’ın bahçesi”nde gezerken, canı meyve çekiyor… Elma ‘yı dalından koparmak için uzanıyor, ne var ki; “orta boylu” olduğu için, meyveye yetişemiyor!..
Vezire diyor ki; “Omzuma çık, o meyveyi kopar ve bana ver!” Vezir “zayıf” olduğu için, “Sultanın omzuna” çıkıyor ve meyveyi koparıp, veriyor… Meyveyi yiyen Sultan“çok lezzetliymiş” diyor, “Bana bahçıvanı çağırın… Bu lezzetli meyveden dolayı onu ödüllendireceğim.” Zaten az ileride duran ve olan-biteni “hayretle” seyreden bahçıvan geliyor…

Sultan, ona; “Sana bir ödül vereceğim, dile benden ne dilersen” diyor…
Bahçıvan diyor ki; “Sultanım, sizden bir tek isteğim olacak… Bana, benim çingene olmadığıma dair bir belge verir misiniz?” Sultan şaşırıyor!.. “Herkes devlet kademesinde görev almak için veya ihsanlara kavuşmak için dilek dilerken, sen garip bir şey istedin.
“Belge”yi almakta ısrar eden bahçıvan diyor ki; “Evet, bir çingeneyim… Ama, madem ki, benden bir istekte bulunmamı istediniz… Ben bu belgeyi istiyorum, başka da bir isteğim yok!”
Sultan da; “Madem ısrar ediyorsun, istediğin belgeyi vereceğim sana” diyor ve daha sonra da, o belgeyi veriyor bahçıvana…
Aradan yıllar geçer… Sultan yattığı “uyku”dan uyanır, “göz”leri açılır, “kulak”ları duymaya başlar…
“Civar ülkelerden gelen uyarılar”ın ve “halktan yükselen tepki”lerin, hiç de yersiz olmadığını düşünmeye başlar!..
Çingeneler ; Sultanın kendilerine beslediği “büyük güven ve yakın ilgi”yi “istismar” ederek, sadece “Saray kademeleri”ni değil, “eyaletleri de kendi yandaşları ile yönetmeye” başlarlar!..

Devletin her kademesini anlayacağınız bir “ur” gibi sararlar, en ücra yerlerine bile “kendi adamlarını”yerleştirmişlerdir!..
Yattığı “derin uyku”dan uyanan Sultan, o çingenelerin “ bir devlet içinde devlet” kurmak için uğraştıklarını “ülkenin her yanını elegeçirdiklerini” ve “kendisini devredışı bıraktıklarını” fark edince, derhal emir verir: “Çingeneleri kılıçtan geçirin!.. Yaşlılarını da zindana atın!”
Emir, yerine getirilir!..Çingeneler öldürülür. Peki, “bahçıvan”a ne olur?..

Sultanın emri üzerine, görevliler “bahçıvan”ın evine de giderler… Ya kılıçtan geçirecekler, ya hapse atacaklardır!..
Ama, bahçıvan; hemen, “Çingene olmadığına” dair, “Sultan imzalı belge”yi gösterir!.. “Gördüğünüz gibi, ben çingene değilim”der ve kellesini kurtarır!.. “Kılıçtan geçirme ve zindana atma operasyonu” sona erince, Sultan, son durumu öğrenmek için “kurmay”larını çağırır ve sorar; “Emrimi yerine getirdiniz mi?”
Kurmaylar der ki; “Listedeki herkes; ya kılıçtan geçirildi, ya zindana atıldı… Sadece bir adam kaldı… Ama, ona dokunamadık, çünkü elinde sizin imzaladığınız bir belge vardı!”
Sultan; “Hatırladım ben onu… Onu bulun ve bana getirin” der… Bahçıvan huzuruna getirilince, sultan orar adama; “O gün, çingene olmadığına dair, benden ısrarla belge istedin… Ben de verdim…
Peki, bugünlerin geleceğini nereden anladın?” Bahçıvan der ki; “Sultanım; hani, o elmayı koparmak isterken, vezir, sizin omzunuza basmıştı ya…
İşte o an dedim ki; eyvah, bizim sonumuz geldi!” Sultan, araya girip; “Ama ben söyledim omzuma basmasını” deyince, bahçıvan der ki; “Farketmez sultanım… O vezir, bizim kavimdendi. Çingene asıllıydı.

Sizin, Sultan olarak, vezirinizin omzunuza basmasını istemeniz bir alicenaplıktır, büyüklüktür… Siz istemiş olsanız bile, vezirinizin omzunuza basması ise; hem şımarıklık, hem hadbilmezlik, hem de küstahlıktır!.. Sizin omzunuza basıp meyveyi koparmak yerine, pekâlâ beni çağırabilir ve benden isteyebilirdi!.. Bir adam, vezir de olsa, sultanının omzuna basacak kadar cüretkâr ve hadbilmez olduysa, bunun sonu felâkettir!.. Ben, işte o gün bu felâketi gördüm ve sizden o belgeyi istedim.”

Sultan ona hak verir ve hediyelerle gönderir.

#Hikaye, #TürkiyeÇocukDergisi #Elma, #Bahçıvan, #Sultan, #Vezir, #Sarayınbahçesi, #Çingene