Tag Archives: türkiyeçocuk

Avcıdan Kurtul

avci

-Oyunculardan bir kişi seçilir. Bu kişi av olurken diğer oyuncular avcı olur.
-Diğer çocuklar arka arkaya konmuş sandalyelere otururlar.
-En arakadaki sandalye boş bırakılır.
-Oyun başlayınca avcı sandalyelerin çevresinde koşar avına dokunmaya çalışır.
-Avcı bunu başarırsa onunla yer değiştirir.
-Ancak av yakalanmak üzere olduğunu görürse boş sandalyeye oturarak kendini kurtarır ve sıranın başındakine “değiştir “diye bağırır.
-Bunu duyan en baştaki sandalye de oturan oyuncu koşmaya başlar.
– Sırayı oluşturanlar birer sıra öne geçerek en arkadaki sandalyeyi yine boş bırakırlar.
-Oyun böylece devam eder.

Devamı derginiz Türkiye Çocuk’ta, abone olmak için tıklayın.

#AvcıdanKurtul #ÇocuklarİçinOyunlar #ÇocuklarİçinAvcıdanKurtulOyunu #TürkiyeÇocuk #TürkiyeÇocukDergisi

Leopar ile köpek

Leopar-ile-kopek

Adamın biri Afrika’da safariye çıkarken, yanına minik köpeğini de alır. Minik köpek bir gün ormanda dolaşıp, kelebekleri kovalar, çiçekleri koklarken kaybolduğunu fark eder. Ne yapacağını düşünürken bir de bakar ki karşıdan bir leopar gelmektedir ve belli ki günlük yiyeceğini aramaktadır. Köpekciğin eli ayağı buz kesilir…
“Şimdi başım büyük dertte” diye düşünür köpekcik . . .
Yukarı bakar. Ağaçlara tırmanması zor. Kaldı ki, tırmansa bile leopar da usta bir tırmanıcıdır. Etrafına bakar, yerde kemik parçalarını görür. Hemen arkasını leoparın geldiği yere dönerek kemikleri kemirmeye başlar, bu arada da arkadaki hareketi kestirmeye çalışır…
Leopar tam saldıracakken minik köpek, soğukkanlı bir şekilde kendi kendine konuşur:
– Ne kadar lezzetli bir leoparmış. Acaba etrafta bundan bir tane daha var mı?
Bunu duyan leopar bir anda donar kalır ve en yakındaki ağaca tırmanarak dalların arasına saklanır:
“Tam zamanında kurtardım yoksa bu köpeğe yem olacaktım” diye düşünür leopar…
Bütün bunlar olup biterken bir başka ağacın üstündeki bir maymun olanları izlemektedir, bildiklerini kullanarak bundan sonra kendisini leopardan kurtaracağını düşünür. Leoparın yanına giderek neler olduğunu anlatır. Leopar köpeğin yaptıklarına çok sinirlenir ve maymuna, “atla sırtıma, gidip şunu yakalayalım” der hışımla. Az önceki yerde bekleyen minik köpek, bakar ki kızgın leopar sırtında maymunla birlikte süratle kendisine yaklaşmaktadır… Ne yapacağını düşünürken, kaçmaya da kalkmaz. Bunun yerine arkasını leoparın geldiği yöne dönerek kemikleri kemirmeye devam eder. Tam leopar saldıracakken, yine kendi kendine konuşarak
leopara duyurur:

“Şu aptal maymun da nerede kaldı? Yarım saat önce bir leopar daha getirsin diye gönderdim, hala haber yok ! “ Yapabiliyorsan; hızlı düşün, sakin ol, güçlü görün, düşmanını kendi silahı ile yen… Günümüzde ise bu hikayede geçenlere “diplomasi” diyorlar.

Devamı derginiz Türkiye Çocuk’ta, abone olmak için tıklayın.

 

#LeoparileKöpek #ÇocuklarİçinHikayeler #ÇocuklarİçinLeoparileKöpekHikayesi #TürkiyeÇocuk #TürkiyeÇocukDergisi

Renk Değiştirenler

 

Merhaba ben Bay Büyüteç.
Bir musluk damlar da sesinden uyanırım diye geceleri su vanasını kapatacak kadar pireyi deve yapan biriyim. Büyütecim ile kafama takılan her şeyi en ince ayrıntısına kadar incelerim.
Sakinlik Lütfen!
Geçen gün sahilde dolaşırken kola benzer bir şeyler gördüm. Biraz daha dikkatle bakınca bunun bir ahtapot olduğunu anladım. Fakat ahtapot birden kayboldu diye düşünürken aslında kaybolmayıp kum rengini aldığını fark ettim. Ne olmuştu ahtapota? İşte karşınızda “Kafadan Bacaklılar Nasıl Renk Değiştirir? ” sorusunun cevabı:
Büyütecimin Marifeti
Ahtapot, mürekkep balığı gibi canlılar kafadan bacaklılar grubuna girmektedir. Sahiden de öyle değil mi, ismi cuuuk diye oturmuş 🙂 Bu soydan gelen canlılar renk değiştirme konusunda hayli yeteneklidirler. Tehdit altında olduklarını hissettikleri an renk değiştirip kamufle olurlar ve böylece düşmanlarından korunurlar. Kafadan bacaklılar öyle mükemmel yaratılmışlar ki, derilerinin altında kromatofor denilen özel hücreler vardır. Bu hücreler sinir sistemine bağlıdır ve kas kasılmasıyla değiştir. Mini minnacık hücrelerin hareketi ile bu canlılar renk değiştirerek tehtikeden korunurlar.
Yan Gel Yat Büyüteç!
Bu arada unutmadan benden ve büyütecimden yardım isterseniz bize yazabilirsin. Adresi için sayfa başına bakan yeter… Acaba bir sonraki ay büyütecime neler katılacak?

Devamı derginiz Türkiye Çocuk’ta, abone olmak için tıklayın.

#BayBüyüteç #KafadanBacaklılar #Ahtapot #MürekkepBalığı #TürkiyeÇocuk #TürkiyeÇocukDergisi

Mıknatıs nedir?

Manyetik kutup özelliği sayesinde demir, nikel, çelik gibi maddeleri kendisine çekebilen cisme mıknatıs adı verilir. Mıknatısın uçlarına kutup denir ve her iki ucu yani her iki kutbu da itme ve çekme özelliğine sahiptir. Mıknatıs kutuplarını belirlemek için kuzey ve güney ifadeleri kullanılır. Elimize bir çubuk mıknatıs alıp onu ikiye bölersek iki ayrı mıknatıs elde etmiş oluruz. Bu mıknatısın da aynı şekilde iki kutbu olur. Sözünü ettiğimiz itme ve çekme özelliğine tabiatta var olduğu hâliyle doğal olarak sahip olan mıknatıslara doğal mıknatıs denir. Sonradan kazandırılan özelliklerle bu hâle gelmiş olanlar ise yapay mıknatıs adını alır. Mıknatıslar günlük hayatımızda pek çok yerde kullanılır. Pusula, bilgisayarların içindeki hard diskler, kredi ve ATM kartları, televizyon ve bilgisayar monitörleri, kapı zili, hoparlör, mikrofonlar bunlardan bazılarıdır. Mıknatıslar çok fazla ısıtıldıklarında ya da ağır darbe aldıklarında bozulurlar.

Devamı derginiz Türkiye Çocuk’ta, abone olmak için tıklayın.

#Mıknatıs #MıknatısNedir #MıknatısınÇalışmaPrensibi #TürkiyeÇocuk #TürkiyeÇocukDergisi

Hayvanlarda klima sistemi var mı?

 

Bal arıları, kendilerine ilham edilmiş büyük bir programa göre hareket eder. Mesela kovan ısısını sabit tutmak için müthiş yöntemler uygularlar. Sabahları hava soğuk olduğunda arılar petek çevresinde toplanır, vücut sıcaklıklarıyla yumurtaları soğuktan korur. Öğlene doğru hava ısındığında kümelenmiş arılar yavaş yavaş dağılır. Sıcak havalarda ise kanatlarıyla peteğin içinde yelpazelerle. Bununla havalandırma işlemini de sağlamış olurlar. Çok sıcak havalarda uygulanan tedbir ise şöyledir: Sulandırılmış bal damlacıklarıyla boş hücreleri doldururlar. Kanatlarıyla meydana
getirdikleri güçlü hava akımı sayesinde bir buharlaşma meydana getirirler. Böylece ısı dengede tutulmuş olur. Günümüzde yeni yeni yayılmaya başlayan klima sistemini, arıların yaratıldıkları günden beri kullanmaları ilginç, değil mi?

Devamı derginiz Türkiye Çocuk’ta, abone olmak için tıklayın.

#BalArıları #Arılar #HayvanlardakiKlimaSistemi #TürkiyeÇocuk #TürkiyeÇocukDergisi

Şenol Güneş; Beşiktaş Karakterini Buldu

 

Çeşitli takımlarda birçok kez şampiyonluğa oynadı, siftahı Beşiktaş’la yaparak parlak kariyerindeki eksiği tamamladı… Şenol Güneş’le Beşiktaş’taki “Güneşli günler”i konuştuk;

-Hocam şampiyonluk masalını özetler misiniz?… 

“-Şampiyonluğu hak ettik. Emeği geçen bütün futbolcuları alnından öptüm. İki takım yarıştı, ama biz daha iyiydik ve kazandık. İnşallah bu şampiyonluk bize daha güzel günleri getirir…”

-Bu başarıyı yakalamanızdaki sır nedir?…
“-Amacımız rakibi oynatmayan ama kendisi sahada tüm varlığıyla oynayan, dinamik bir takım görüntüsü ortaya serebilmekti, Beşiktaş’ın karakterine uyan sır bu…”
-Saha içi başarısı için neler söylemek istiyorsunuz?…
“-Her futbolcunun başarısı kendine aittir. Hiçbir oyuncuyu ben çıkarmadım, onlar zaten vardı. Güneş herkese doğar yani, yeter ki ondan yararlanmasını bilin…”
-Şimdi Avrupa Şampiyonası var, Milli Takım için neler söylersiniz?…
“-Milli Takım’ın başarısı hem futbol, hem de ülke için çok iyi oldu. Eğer Fatih Terim’e destek verilirse, bu tip başarılar bizi ileriye götürür…”
-Önümüzdeki sezon kaleye takviye olacak mı?…
“-Büyük takımlar her türlü önlemi almak zorunda. Bu Tolga’dan memnun değiliz anlamına gelmiyor. Ama sakatlığı var, cezalı olma durumu var, kaleci transferi yapacağız…”
-Kırgın olduğunuz kimse var mı?…
“-Türkiye’nin problemi şu; Bataklıkta sivrisinek varsa ve yaşıyorsa önce bataklığı kurutmalıyız. Ama biz bataklığı kurutamıyoruz…”
-Zoru seven bir yapınız her zaman hissedildi. Doğru mu bu?
“-10 yaşımdan beri ailenin reisi konumuna da, lider pozisyonuna da geldim. Bu durum zorluklarla büyümeyi ve zorluklara göğüs germeyi öğretti. Bir şeyleri hep savaşarak elde ettim…”
-Temponuz yüksek, ailenize zaman ayırabiliyor musunuz?
“-İşim yüzünden ailemi zaman zaman yalnız bıraktım. Eşim ve iki kızım artık sitem ediyorlar. Dolayısıyla aileme bir haksızlığım var. Onlara borçluyum…”
-Çok kitap okuduğunuzu biliyoruz. Neler okumayı seviyorsunuz?
“-Daha çok felsefe kitaplarına ilgi duyuyorum. Bir ara roman çok okuyordum. Bazen okuduklarımın da boşuna olduğunu anladığım zamanlar oldu. Bazıları ise çok fikir verdi bana…”
-Tebrik ediyoruz hocam. Tavsiyeleriniz varsa seviniriz?…
“-Biz bir oyun oynuyoruz, kazanmanın ve kaybetmenin olduğu. İstiyorum ki, ne kahraman ilan edilelim, ne de yerin dibine sokulalım. Bu bilinçte futbolsever diliyorum…”

Devamı derginiz Türkiye Çocuk’ta, abone olmak için tıklayın.

 

#ŞenolGüneş #Beşiktaş #BeşiktaşJimnastikKulubü #BJK #TürkiyeÇocuk #TürkiyeÇocukDergisi

BU DÜNYADAN BİR YAVUZ GEÇTİ

 

600 yıl boyunca cihana adaletle hükmeden Osmanlı Padişahları sefere, ilahi bir işaret görünmeden çıkmaz, ancak bu
işaretleri görünce sefere çıkarlardı. Bu padişahlardan biri de 8 yıla seksen yıllık iş sığdıran ulu hakan Yavuz Sultan Selim Han idi. Yavuz Sultan Selim, halifeliğin Osmanlılara geçtiği o müthiş ve zorlu Memluk seferine niyetlenir lakin, o beklediği işaret henüz gelmemiştir. Yavuz Sultan Selim Han bu işareti beklerken bir gece bir rüya görür. Rüyada kendisine “Bunu Hasan kulunuz da gördüler” denilir. Selim Han bu olsa olsa benim can dostum Hasan Can’dır diyerek bir önceki gece huzuruna gelmeyen Hasan Can’ı çağırır.
– Hasan Can bu gece görünmedin ne yapıyordun? diye sorunca Hasan Can:
– Hünkarım, bir kaç gecedir uykusuz kaldığımdan bu gece gaflet ile uyuyakalıp hizmetten uzak düştüm, diyerek Yavuz Sultan Selim Han’dan özürler diler… Sultan Selim Han bunun üzerine :
– Öyleyse gördüğün rüyayı anlat. buyurur.
Hasan Can:
– Sultanım bir rüya görmedim cevabını verir. Padişah:
– Bu ne sözdür. Bir geceyi tamamı tamamına uykusuyla geçiresin ve de rüya rüya görmeyesin? Hadi rüyanı
gizlemeden anlat, der.Hasan Can yeminler ederek bir rüya görmediğini söyler. Sultan mübarek başını iki yana sallar ve “Tuhaf” buyurur. Hasan Can padişahın bu ısrarına çok şaşırır ve “Mutlaka bunda bir hikmet olmalı” diye düşünürken, huzurdan ayrılır. Dışarı çıkınca, kapı ağası Hasan ağa ve diğer görevliler sohbet ederler. Ama kapı ağası Hasan ağa pek düşünceli, şaşkın ve gözü yaşlı bir haldedir. Hasan ağanın bu halinin sebebini sorar Hasan Can, lakin bir cevap alamaz. Bunun üzerine Hazinedar Başı Mehmed Ağa, “Uykusunda bir rüya görmüş, hala onun etkisinde. . . “ diye cevap verir. Bunun üzerine Hasan Can “Allah rızası için anlat, hünkarımız bir rüya bekliyor, sabahtan beri beni bir rüya gördün mü diye sıkıştırır. Ne olur lütfen anlat! der. Hasan ağa mecbur kalarak anlatmaya başlar. Bu gece şu kapı hızla çalındı. Ne oluyor diye kapıyı açtım, bir de ne göreyim? Her yer elleri bayraklı, silahlı, başları sarıklı,
yüzü nurlu insanlarla doluydu. Kapının hemen önünde elleri sancaklı dört mübarek kişi vardı. Elinde padişahımızın ak sancağı bulunan ve kapıyı vurduğu anlaşılan o mübarek kişilerden biri bana:
– Biliyor musun, buraya niçin geldik? dedi.
– Buyurun dedim.
– Bu gördüğün insanlar peygamber efendimizin arkadaşları, Eshab- ı kiram’dır. Bizi alemlerin efendisi, Peygamber Efendimiz Sallallahu aleyhi ve sellem gönderdi. Sultan Selim Han’a selamı var. Haremeyn’in (Mekke ve Medine)hizmetini ona buyurdu. Biz dördümüz ki, dört büyük halifeyiz, şu gördüğün Hazreti Ebu
Bekr- i Sıddık, bu Hazreti Ömerül Faruk, bu Hazreti Osman ve bende peygamber efendimizin damadı Hazreti Ali bin Ebu Talib’im. Git Selim Hana söyle dedi. Sonra bir anda kayboldular, deyince Hasan Can bir anda fırlayıp Sultan Selim Han’ın huzuruna koşar.
– Hünkarım, rüyayı ben Hasan kulunuz görmediysem de, başka bir Hasan kulunuz görmüş. der. Sultan Selim Han
“Anlat” deyince Hasan Can başlar anlatmaya, o anlattıkça, sultanın gözünden yaşlar boşalmaya başlar. Bitirince
de “Hasan Can biz sana demez miyiz ki biz bir yere sefer için görevlendirilmeden hareket etmeyiz diye. Şimdi zafer
davullarımız çalabilir, sefere çıkıyoruz buyurur ve çok zorlu bir sefere çkılır. Çöller geçilir ve memluklerle savaşa girişilir. Osmanlı Ordusu savaşı kazanarak Halep’e girer.
Artık Yavuz Sultan Selim Han aynı zamanda müslümanların halifesidir. Daha sonra ordusuyla birlikte cuma namazınını
kılmak üzere Halep Büyük Camii’ne girerler. Hutbede imam, “Hakim- ül Haremeyniş şerifeyn Sultan Selim” (Mekke ve Medine’nin Hakimi Sultan Selim) deyince Yavuz Sultan Selim Han:
– Hayır, biz buraların hakimi, değil hadimiyiz (hizmetçisiyiz) diyerek müdahale eder. Kendisinden sonra gelen
padişahlarda bu unvanı en büyük şeref sayarak kullanmışlar. İşte 600 yıl cihana adaletle hükmeden Osmanlı
padişahlarına halifeliğin geçişi böyle olur.

Devamı derginiz Türkiye Çocuk’ta, abone olmak için tıklayın.

#YavuzSultanSelim #YavuzSultanSelimHan #YavuzSultanSelimHanHayatı #TürkiyeÇocuk #TürkiyeÇocukDergisi